Ölümü seçerek direnmek!…
Gazze’de nihayet devreye giren geçici ateşkes, kalıcı olması için umut olur mu? Keşke olsa ama ABD ve İsrail daha baştan bunu bir ara ya da mola diye nitelendiriyorlar…Gazze’ye dün havadan atılan bildirilerde de” Savaş bitmedi, kimse güneyden kuzeye geçmesin” uyarısı vardı. Hatta geçenlere saldırıldı da… Hesapları insancıl ara, yardım adı altında Hamas’ın elindeki rehineleri özellikle de başka ülkeler pasaportu olanları kurtarmak…Yoksa o rehineler bölgenin insanları olsa umurlarında bile olmazdı. Bu baskı nedeniyle geçici ateşkese zorlanan, sıkışan Netanyahu da zaten ne diyor? Esirlerin kurtarılması bizim için birinci önceliktir ama Hamas’ın ortadan kaldırılması planımız rafa kalkmayacaktır. Kaldığımız yerden devam edeceğiz…Hamas’ın yok edilmesi mantığını 50 gündür nasıl uyguladılar, uyguluyorlar? Gazze’yi insansızlaştırmak adına sivilleri, masum insanları bombalayarak, çocukları katlederek. Nüfusunun yüzde 70’i çocuk ve kadınlardan oluşan Gazze’de İsrail çocuklarla ve bebeklerle savaşıyor! yani… Dünyanın isyanı, İsrail’e giderek artan tepkileri de bu zaten… Yedi binin üzerinde çocuk, bebek katlettiler, toplamda öldürülen sivil sayısı da 15 bin civarında. Bunlarda sayılabilenler. Ama buna rağmen de insanlar roketler, bombaların yağdığı Gazze’yi, topraklarını terk etmediler. Bundan sonra da terk etmeyecekleri açık ve net…Refah Kapısı ardına kadar açılsa bile. Çünkü Gazze’de insanlar ölümü seçerek bir direniş gösteriyorlar aslında. Bu insanların, ellerinde silah yok, saklanabilecekleri yerde, bütün dünya da biliyor ve görüyor bunu. Dolayısıyla bu insanlara niye gitmiyorlar ölecekler orada demenin de anlamı yok. Eğer yanında bir çocuğu öldürülmüş anne kucağında ya da karnında taşıdığı ikinci çocuğu için de orayı terk etmiyorsa bunun nedenini çok iyi anlamak lazım. “Biz zaten 75 yıldır hapis hayatı yaşıyoruz. Hapishanenin kapısını ya şimdi kıracağız ya burada öleceğiz” diyen insanları, çocukların zaten çocukluklarını yaşamadığı, açlıktan öldüğü, geleceklerinin olmadığı bir Gazze’yi yani…
★★★
Bu durumda da silahların geçici de olsa susması, Gazze’ye yiyecek, içecek. Iİaç gitmesi önemli bir adım ama iki devletli çözüme gidilmeksizin ve 1967 sınırlarına dönmeden ve orada bağımsız bir Filistin Devleti kurulmadığı sürece bu sorunun çözülmeyeceği açık. Zaten BM’de 1947 de böyle karar vermişti. İki devlet kurulacaktı, İsrail kuruldu, Filistin’e izin vermedi… İlk andan itibaren sürekli saldırıyor, Filistin’e ait toprakları işgal ediyor, yutuyor. O günden bu yana da 75 yıl geçti ve şu an hala dünyada ABD dahil bir çok ülkenin lideri iki devletli çözüm diyor. Bu nasıl olacaksa? Bugüne kadar buna dönük İsrail üzerinde uluslararası bir baskı falan oldu mu, var mı? Bırak baskıyı tam tersi artık BM kararlarına neden uymuyorsun, yaptığın hukuk dışı, insan haklarına aykırı diye İsrail’i eleştirmek bile antisemitizm olarak algılanıyor, işinizi kaybetmenize, aforoz edilmenize neden oluyor dünyada. İsrail’i eleştirmenin, Netanyahu zulmünü dile getirmenin, çocukları, bebekleri öldürmesine tepki vermenin antisemitizmle ne alakası varsa? Böyle bir atmosferde de İsrail’i iki devletli çözüme kim, nasıl ikna edecek, ne olacak?.. Dolayısıyla gerçekleşmesi mümkün olmayan bir çözümü dünya öneriyor sanki bir şey yapmış gibi yapıyorlar. İsrail’in saldırganlık kararlılığı da bütün hızıyla devam ediyor. Böyle olunca da iki devletli çözüm lafları konuşulduğunda havada kalıyor, demek ki yine bir şey yapmayacaklar gerçekliği ortaya çıkıyor.
★★★
Kısacası; ABD’nin deyimiyle ara, mola geçici ateşkes ya da esir takası adına ne derseniz deyin son ana kadar İsrail var gücüyle sivil katliamı yaptı. Ateşkes bittikten sonra yine saldırıya devam edecekleri de ortada. İsrail’i herkes tanıyor biliyor, kendileri de saklamıyorlar zira. Gazze’nin kuzeyinden sonra güneyini de bombalayacaklar büyük olasılıkla.
Ama varsayalım ki İsrail Hamas’ı yok ettim dedi, Gazze’den herkesi de sürdü gerçekten kendi içerisinde huzur içinde yaşayabilecek bir ülke olabilecek mi? Zor. İsrail’in huzur içinde yaşamasının temel kriteri Filistinli bir çocuğun huzur için de uyumasıdır. Gerçek bu kadar nettir…